Röportaj: ROY ROBSON Türkiye’deki Yatırımlarına MALKAN’la Devam Ediyor

[vc_row rt_row_background_width=”fullwidth” rt_row_content_width=”default” rt_row_style=”default-style” rt_row_height=”” rt_column_gaps=”” rt_row_shadows=”” rt_row_borders=”” rt_bg_effect=”classic” rt_bg_image_repeat=”repeat” rt_bg_size=”cover” rt_bg_position=”right top” rt_bg_attachment=”scroll” rt_bg_layer=”” rt_bg_video_format=”self-hosted”][vc_column rt_bg_effect=”classic” rt_bg_image_repeat=”repeat” rt_bg_size=”auto auto” rt_bg_position=”right top” rt_bg_attachment=”scroll”][rt_image_carousel images=”5972,5971,5970,5969″ carousel_layout=”2″ tablet_layout=”1″ mobile_layout=”1″ image_size=”full” nav=”true” dots=”true” autoplay=”true” timeout=”1500″ links=”lightbox” captions=”false” margin=”10″ loop=”true” boxed=”false” shadows=”false”][vc_column_text]

Dünyaca ünlü Alman erkek giyim markası ROY ROBSON, İzmir’deki Ege Serbest Bölgede gerçekleştirmekte olduğu takım elbise üretiminde 3. bandı da yine MALKAN MAKİNA ile birlikte kurdu.
1922 yılında Almanya’nın Berlin şehrinde küçük bir mağaza olarak kurulan erkek giyimin özellikle Avrupa’da çok tanınmış markalarından Roy Robson, 2008 yılında başlattığı Türkiye’deki üretim yatırımını genişletmeye devam ediyor. Yaklaşık 5 yılsonunda üretim kapasitesini iki katına çıkaran Roy Robson, Ege Serbest Bölgesi’ndeki fabrika binasına ilave yeni binasını da 2014 yılı içerisinde devreye almayı planlıyor.  Konu ile ilgili firmanın Türkiye’deki CEO’su Timur Şengezer’in görüşlerini aldık.


Timur Bey önce sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Almanya’da doğdum ve orada büyüdüm. Eğitimimi Almanya’da tamamladım. Asıl mesleğim Elektronik Mekanik PLC programlama mühendisliği. Ancak modaya olan tutkum sebebiyle farklı bir meslekte, konfeksiyon ve hazır giyim sektöründe kendimi yetiştirdim. Birçok giyim firmasında yöneticilik yaptım. Türkiye’deki iş hayatıma ilk olarak 1999 yılında yine ünlü bir Alman giyim markası Hugo Boss’la başladım. 2003 yılı sonuna kadar bu firmada yöneticilik yaptıktan sonra ayrılıp kendi danışmanlık şirketlerimi kurdum. 2008 yılında da Roy Robson’u Türkiye’ye getirdim ve burada üretim yapmaya ikna ettim. Halen Roy Robson’un Türkiye’deki CEO’su olarak görev yapıyorum.


Roy Robson’u Türkiye’ye gelmeye nasıl ikna ettiniz?
Roy Robson 90 yılı aşkın köklü ve tutucu bir firma. Gerek malzemede gerekse işçilikte yüksek kalite standartları var ve bunları karşılamak gerekiyor. Üretim sahaları daha çok Doğu Avrupa ve Balkan ülkelerinde yayılmış durumda. İşçilik kalitesi olarak Türkiye’de bir problem yok. Ülke insanımızın uzun yıllara dayanan ciddi bir konfeksiyon alt yapısı mevcut. Üstelik Avrupa ülkelerine göre daha ucuz bir işçilik söz konusu Türkiye’de. Takım elbise üretiminde ise İzmir özellikle biçilmiş kaftan diyebilirim. Üretimde ise Roy Robson makine ve ekipman olarak haliyle Alman markalarını kullanmayı tercih ediyor. Ancak Türkiye şartlarında Alman marka makineleri özellikle de ütüleme ekipmanları çok pahalı yatırımlar oluyor. Bu noktada bize en çok yardımcı olan MALKAN MAKİNA ortaya çıktı. Ürettiği ütüleme ekipmanlarının yüksek teknolojik seviyeleri ve kusursuz kalıp uyumluluğu sayesinde Almanları ikna etmem çok zor olmadı. Herkesin kendisine soracağı basit bir soruyu hatırlatmak yetiyordu; “Aynı kalitede daha ucuzu varken neden daha pahalısını alayım ki?”


Dünyada özellikle de Avrupalı büyük firmalar dışarıda üretim yaptırdıkları firmalara, kendi ülkelerinin markası olan ekipmanları kullandırmakta ısrarcı oluyorlar. Bir Alman markasını bir Türk markası ile işbirliğine ikna etmek herhalde kolay olmamıştır. Bunu biraz açabilir miyiz?
Evet, bizim 2008 yılında başlattığımız üretimin öncesinde 2-3 yıla yayılan bir fizibilite çalışması oldu. Bu dönemde Roy Robson özellikle ütüleme ekipmanlarını yıllardır diğer fabrikalarında çalışmaya alıştıkları Alman marka ütülerden tercih etme konusunda ısrarcıydı. Ancak ben eskiden beri tanıdığım, başarılı çalışmalarına yakından tanık olduğum ve inandığım Malkan’a güveniyordum. Kendi gözleri ile gördüklerinde onların da güven duyacağına emindim. Bu sebeple Roy Robson’un kalite sorumlusu, modelcisi ve teknik sorumlusundan oluşan bir ekiple, 6 ay boyunca Malkan’a bir dizi ziyaretler gerçekleştirdik. Birçok kritik presin form ve programlama gibi teknik yeterliliklerini incelettik. Ve neticede Roy Robson’da Malkan kullanılabileceği konusunda teknik olarak okeyi verdirdik. Mali açıdan ise zaten sorun yoktu. Geriye bir tek yapılan test ve numune çalışmalarının sipariş edilen ürünlerde de aynı başarıyı göstermesine güvenmek kalıyordu. Malkan da bu güvenimizi boşa çıkarmadı.


Bize biraz Roy Robson’dan bahseder misiniz?
Roy Robson koleksiyonları size iş yaşamınız ve günlük etkinlikleriniz için, Lüneburg’taki merkezinde geliştirilen yaşam stilini ve modayı sunar. Ürün yönetimi ve tasarım departmanlarımızda ürünlerin hazırlanmasına, işçiliğine ve kalıplardaki kaliteye dikkat edilir. Üretimimizde yalnızca seçkin ve tanınmış kumaş firmaları tarafından hazırlanan yüksek kaliteli kumaşlar kullanılır. Roy Robson firmasının üretim merkezlerindeki tüm çalışanları takım elbise ve ceketlerde kalite standartlarının korunmasını garanti eder. Roy Robson’un dünya çapındaki üretim ağında toplam 7.300 çalışanı ve 1153 satış noktası var. Bizim burada Türkiye’de üretilen ürünleri başta Polonya, Almanya, Bulgaristan ve Uzak Doğu olmak üzere 42 ülkeye ihraç ediyoruz. Buradaki fabrikamızda hali hazırda 650 çalışanımız var. 2014 yılında ilave fabrika yatımımızla birlikte bu sayıya 850-900’e kadar çıkarılması ön görülüyor.


Yeni fabrikada da yine takım elbise üretimi mi gerçekleşecek?
Evet. Aslında bir gömlek üretim projesi düşünülüyordu ancak Türkiye’deki üretimin diğer ülkelerdeki fabrikalarımızda gerçekleşen üretimlere göre daha kaliteli oluşu üst yönetimin stratejik bir kararla buradaki takım elbise üretim kapasitesini artırmasına sebep oldu. Biz 2008 yılında ilk üretime başlarken 650 adet takım elbise kapasitesiyle başladık. Şu anda günlük 1.300 takım elbiseye ulaşmış durumdayız. Hedefimiz bu sayıyı 2.000 adede çıkarmak. Tabi bunu yaparken sahip olduğunuz kalite seviyesinden de ödün vermemelisiniz. Bu hedefi koyarken bizi cesaretlendiren en önemli husus Malkan’la yaptığımız işbirliği oldu. Malkan sahip olduğu kalifiye mühendis ve teknisyen kadrosu ile hedeflerimizi gerçeğe dönüştürmede bize çok kolaylık sağlıyor. Bir kere ürünlerinde yüksek kaliteli ve dünyaca tanınmış elektro-pnömatik kompanentler kullanıyor. Makinelerin programlama kabiliyetleri üretimde kaliteyi kolay tutturmamızı ve işlem sürelerini minimize etmemizi sağlıyor. Hepsinden önemlisi çok hızlı değişen moda trendlerine modellerimizi uydurabilmek için gerekli kalıp revizyonlarını ve güncellemeleri çok kısa sürede ve başarıyla gerçekleştirebiliyor. Bunların üzerine anahtar teslim hizmet anlayışı, sınırsız bir eğitim desteği ile modern dünyanın gereği olan satış sonrası destek hizmetleri de ilave edilince başka bir alternatif arayışına ihtiyacımız kalmıyor. Şimdi kurmakta olduğumuz üçüncü üretim bandımızda da yine Malkan ürünlerini memnuniyetle tercih ediyoruz.


Üretim için neden İzmir’i tercih ettiniz?
Daha önce de dediğim gibi İzmir takım elbise üretiminde çok önemli bir geçmişe ve ciddi bir insan kaynağı potansiyeline sahip. İyi yetişmiş eleman bulma sorunu pek yaşamıyoruz. İzmir’de dünyaca ünlü giyim markalarına fason üretim yapan birçok firmamız var. Onların da sahipleri ile çok eski arkadaşlıklarımız var, sürekli de görüşürüz, fikir alış verişinde bulunuruz. Bizim ütü makinelerinde yerli bir marka olan Malkan’ı tercih etmemiz, bu firmaların da yeni yatırımlarında Malkan’la çalışmasına sebep oluyor. Onlara referans oluyoruz. Böylece yıllardır yurt dışından makine ithalatına aktarılan ülkemizin paraları cebimizde kalıyor. Dolayısıyla memleketimize bu açıdan da bir hizmetimiz söz konusu. Bu arada ben de aslen İzmirliyim.


Piyasalardaki durum ve 2014 yılından beklentileriniz hakkında neler söylemek istersiniz?
Tabi biz % 100 ihracat üzerine çalıştığımızdan iç piyasadaki dönemsel sıkıntılar bizi pek etkilemiyor. İşlerimiz çok şükür yolunda ilerliyor. Türkiye’nin yaklaşık 1,5 yıl içerisinde yaşayacağı 3 seçimden oluşan süreç, piyasaları siyasi gündeme endeksli olamaya zorlayacak. Ancak Türkiye son yıllarda sağladığı ekonomik istikrarla çok ciddi krizler yaşamadı. Umuyorum ki; ekonomi çevreleri olarak siyasetin o sıcak atmosferinden çok fazla etkilenmeden istikrarı korumaya devam eder ve biz de planlanan yatırımlarımızda hız kesmeden yol alırız.

 

[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]

Comments are closed.